Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Lideri Ali Babacan, Ankara’da partisinin 1. Olağan Mamak İlçe Kongresi’nde konuştu. Babacan’ın gündeminde Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması tartışmaları ve ekonomik tablo vardı. Babacan şu sözleri kullandı:
“Kıymeti kendinden menkul Bahçeli, ülkedeki her krizin ortağı”
“İktidarın küçük ortağı Anayasa Mahkemesi’nin kapanması gerektiğini buyurdu. Ortağın birisi Anayasa Mahkemesi kararına hürmet duymuyor, Anayasayı yok sayıyor. Değeri kendinden menkul Sayın Bahçeli ‘Anayasa Mahkemesi kapansın’ istiyormuş. Niçin? Bir hareketine kızmış. Ülkenin düştüğü her krizde hükûmetin ortağı.”
“2001 krizinde odasının önüne muharrir kasa atılmıştı”
“Tıpkı 2001 krizinin ortağı olduğu üzere. O vakit tek gecede 20’ye yakın banka batmıştı. Ulusal gelirin üçte biri kaybedilmişti. Gecelik faizler yüzde 7500’ü görmüştü. Yıllık enflasyon yüzde 70’leri geçmişti. O müellif kasalar Başbakanlık binasının önüne atıldığında, Sayın Bahçeli’nin odası o binadaydı.”
“İktidarın nimetinden istifade ediyorsan, krizinden de sorumlusun”
“Sayın Bahçeli; siz her türlü krizin ortağısınız. Bundan kaçamazsınız. ‘Kâra ortak olayım, ziyan varsa geri durayım’, o denli ucuz değil. İktidara ortak olmanın kimi nimetlerinden istifade ediyorsanız, ülkenin krizlerinden de sorumlusunuz. Siyasi tarihimize isminiz ‘krizlerin ortağı’ olarak yazdırılacak.”
“Vatandaşın dayanağıyla değil, ortağınızın lütfuyla ahkam kestiğinizi bilin”
“Sayın Bahçeli, siz meclisteki milletvekili sayısı sıralamasında dördüncü parti olarak, memleketin başına kayyum üzere geldiniz zati. Vatandaşın takviyesiyle değil, ortağınızın lütfuyla ona buna ahkam kesiyorsunuz, bunu bilin. Çete başkanlarına övgü düzüp, beğendiğiniz suçluları affettiriyorsunuz aslında. Her seferinde yeni bir liste yayınlayıp gazetecileri, düşünürleri tehdit ediyorsunuz. Her türlü hukuksuzluğu yaptırdığınız yetmiyormuş üzere, bir de Anayasa Mahkemesine göz dikiyorsunuz.”
“Herkes en uygun bildiği işi yapıyor, Sayın Bahçeli de bağırıyor”
“Bu küçük ortağın bir tane tahlil önerisi var mı? Yok. Ona buna hakaret etmek dışında, sağı solu tehdit etmek dışında tek lafları yok. Ekonomik kriz olur, sarfiyat meydana ekmek asar. İstediği olmayınca, ‘Anayasa Mahkemesini kapatalım’ der. Mikrofon başında bağırıp çağırmak dışında bir şey yapmıyor. Mikrofon diye bir şey var; bu kadar bağırmanıza gerek yok. Herkes en yeterli bildiği şeyi yapıyor. Biz bu ülkenin yarınlarını Meclis’i yok sayan irili ufaklı iktidar ortaklarına bırakmayacağız.”
“Milliyetçilik paramızı pul etmek değildir”
“Sabah akşam ulusallıktan bahsediyorlar. Milliyetçilik paramızı pul etmek değildir. Hazine’nin borcunu iki yılda ikiye katlamak değildir. Bu ülkenin ulusal Merkez Bankası’nın 130 milyar dolarını çarçur etmek, yedek akçelerini sıfırlamak değildir. Büyük ortak geçtiğimiz aylarda ‘Türk Lirası’nı istikrarlı ve prestijli bir para ünitesi haline getiriyoruz’ diyordu. Soruyorum Sayın Erdoğan’a, nasıl yaptınız? Prestij, bir gecede attığınız yanlış bir imza yüzünden paramızın yüzde 15 bedel kaybetmesi midir? Nasıl başardıysanız hem kuru hem faizi hem de enflasyonu patlattınız. Yüksek kuru da memleketin ortasına bıraktınız.”
“Bu berbat tablonun sorumlusu kim?” diye soran Babacan, karşılığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’nin iktisadının sorumlusu benim” cümleleriyle verdi.
“Sayın Erdoğan’ın Allah’tan tek bir uzmanlık alanı var”
“Bu millet, makûs idarenin bedelini ödemek zorunda değil. Lafa gelince ne diyor? ‘Benim alanım ekonomi’ diyor. Uzmanlık alanındaki sonuçları görüyoruz. Allah’tan tek bir uzmanlık alanı var, yoksa öteki alanlar ne hale gelirdi bilemiyoruz.”
“Devlette kayıt silinmez, rezervlere ve yedek akçeye ne olduğunu en uygunu siz açıklayın”
“Merkez Bankası’nın rezervlerine, yedek akçelere ne olduğunu açıklamak zorundasınız. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan kaynakların nereye gittiğini açıklamak zorundasınız. Açıklamazsanız, biz aslında o kayıtları açıp vatandaşlarımıza göstereceğiz. En düzgünü siz kendiniz yapın da sonradan yanlış anlaşılacak öbür şeyler ortaya çıkmasın. Ben devlette hiçbir kaydın yok olmadığını öğrendim. Küçücük bir peçeteye kurşun kalemle not alın, on kere fotokopisi çekiliyor. ‘Arşivler çok birikti, 30 yıllık, artık imha edelim’ deyin. Evvel üç kopyası çekilir, sonra imha edilir. Bunlar nasıl olsa kayıtta, hepsi ortaya çıkar bir gün.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
