Yanlış tarım uygulamaları, doğal ömür alanlarının yerleşime açılması, bilinçsiz sanayi üretimi ve global ısınma nedeniyle arıların hayat alanları giderek azalıyor. Dünya Arı Günü’nde arıların ekosistemimiz için kıymetine değinen 40 yıllık bal üreticisi Ahmet Bağran Aksoy, “Tozlaşma bitkiler dünyasında cinslerin devamlılığını sağlar. Arılar olmadan tozlaşma gerçekleşemez. Arılar olmadan ekosistem çoğalamaz ve ölür. Bu gezegenimizde bilinen hayatın vakitle yok olmasına yol açar. Dünyada ömrün varlığı bu küçük canlıların emeğine ve hayatta kalmasına bağlı” sözlerini kullandı.
Dünya Arı Günü, arıların ve başka tozlayıcıların insanlık ve dünyamız için taşıdıkları ehemmiyetin hatırlatılması, bu hususta farkındalık oluşturulması ve arıların öteki tozlayıcı canlılarla gelişebilmesi için her yıl 20 Mayıs’ta kutlanıyor.
Yanlış tarım uygulamaları, doğal ömür alanlarının insan yerleşimine açılması, bilinçsiz sanayi üretimi ve global ısınma nedeniyle risk altına giren arıların dünyamız için değerini Bal Uzmanı ve Etabal YKB Ahmet Bağran Aksoy, ünlü bilim insanı Albert Einstein’ın, “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın yalnızca 4 yıl ömrü kalır” kelamlarıyla hatırlattı.
“ARILAR ÖMÜR DEMEK, ARI VARSA HAYAT VAR!”
“Hepimizin hayatı, arıların hayatta kalmasına bağlı” diyen bal uzmanı Ahmet Bağran Aksoy, “Tozlaşma, bitkiler dünyasında, cinslerin devamlılığını sağlar. Yapılan müşahedelere nazaran, insanların besinlerinin yüzde 90’ından fazlasını oluşturan bitki cinslerinin dörtte üçü arıların tozlaşması (polinasyon) sayesinde elde edilmektedir. Günde 20 bin arı kovandan bir kaç kere çıkarsa, her gün 20 milyon yahut daha fazla çiçeğin tozlaşması sağlanabilir. Ziraî eserlerin arılar tarafından tozlaştırılması sırf randımanı artırmakla kalmaz tıpkı vakitte meyve kalitesini de yükseltir” sözlerini kullandı.
“PANDEMİDE ARILARIN DEĞERİNİ BİR DEFA DAHA GÖRDÜK”
COVID 19 global salgınında arıların ehemmiyetinin bir defa daha anlaşıldığına dikkat çeken Aksoy, “Dünya Arı Günü vesilesiyle yaşanan COVID-19 pandemisini de dikkate alarak, hastalıkların korunma ve tedavisinde bal, polen, propolis ve arı sütü üzere arı eserlerinin kullanılmasının araştırılması öteki değerli bir husus olarak görülmelidir. Bu eserlerin, bakteri, virüs ve başka enfeksiyonlarla çabada, hem bağışıklık sistemini güçlendirmesi, hem de enfeksiyon etkenleri üzerine tesirleriyle sıhhatin korunmasına katkı sağlayabilecek doğal dayanak eserleri oldukları bilinmektedir” formunda konuştu.
“KOVAN VARLIĞIMIZLA DÜNYADA İKİNCİ SIRADAYIZ”
8 milyona yakın kovan varlığımızla dünyada ikinci sıradayız diyen Ahmet Bağran Aksoy, “Ülkemiz sahip olduğu yaklaşık 8 milyona yakın kovan varlığı ile dünyada ikinci sırada, 120 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada altıncı sıralarda yer almaktadır. Hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın en kıymetli ülkeleri ortasındadır. Arıcılıkta, kıymetine binaen yasal ve yapısal düzenlemelere muhtaçlık duyulmaktadır” dedi.
“ARILARIN VEFATINA SEBEP OLAN UYGULAMALARIN ÖNÜNE GEÇMELİYİZ”
Arıcılık kayıt sisteminin revize edilmesinin, dijital takip sisteminin uygulanmasının ve tarımdaki yanlış ilaçlama uygulamalarının önüne geçilmesinin kıymetine değinen Aksoy, “Tarım ve Orman Bakanlığında, arıcılık bölümünün tüm bileşenlerinin temsil edileceği, bütçesi olan, sistemli olarak bilgilerin kayıt altına alındığı, uyum odaklı bir daire başkanlığının kurulması ehemmiyet arz etmektedir. Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS) revize edilmelidir. Dijital takip sistemi bir mecburilik haline gelmiştir. Kamu, STK’lar ve özel kesim işbirliği ile arıların sıhhatini tehdit eden onlarca hastalığı tehdit olmaktan çıkarıp minimize etmek üzere ulusal bir proje uygulanmalıdır. Çiftçi-Arıcı uyumu daha da geliştirilerek zirai uğraş de kullanılan pestisitlerle arıların vefatına sebep olan uygulamaların önüne geçilmelidir” diye konuştu.
“ANADOLU ARI IRKLARININ SERTİFİKALANDIRILMASI GEREKİYOR”
Ülkemizdeki arı alt ekotiplerinin tespit edilerek tanımlanması gerektiğinin kıymetini vurgulayan Ahmet Bağran Aksoy, “Arıcılık faaliyetleri eğitim çalışmalarıyla şuurlu olarak yürütülmeli, planlı, programlı bir yetiştiricilik sistemiyle, yüksek verimli ana sınırlar elde edilmelidir. Ülkemizde gen kaynaklarının başta Anadolu arı ırkı olmak üzere, alt ekotiplerinin tespit edilerek tanımlanması, tescili ve gen kaynağı olarak sertifikalandırılmasına ivedilikle gereksinim vardır. Arıların geleceği insanların geleceği demektir. 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nün bu mucizevi varlıklar için bir farkındalığa vesile olmasını temenni ediyoruz” diyerek kelamlarını sonlandırdı.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
