PwC’nin global trendleri içeren ve bunları Türkiye özelinde bulgularla destekleyen “Tüketici Dünyasının Geleceği” raporuna nazaran COVID-19’un uzun vadeli tesirleri, en çok tüketim eserleri ve perakende kesimleri üzerinde derin ve kalıcı olacak.
PwC, “Tüketici Dünyasının Geleceği” raporunda COVID-19 periyodunda değişime uğrayan tüketim alışkanlıklarının artık eskiye dönmeyeceğini saptıyor. Rapora nazaran son yirmi yılda kesimlere tesir eden temel değişimler pandemi ile birlikte hızlandı ve bunun sonucunda beş makro trend global çapta ön plana çıktı. PwC’nin “Geleceğin Mağazası”, “Marka”, “Dijital Tedarik Zinciri”, “Gıdanın Geleceği” ve “Çevresel, Toplumsal ve Kurumsal Yönetişim (ESG)” olarak beş global trend belirleyen çalışması, tüketicilerin yeni alışkanlıklarına ve tüketim eserleri ile perakende bölümlerinden beklentilerine ışık tutuyor.
Pandemi sonrasında tüketicilerin yüzde 23’ü akıllı telefondan alışverişi tercih ediyor
Raporda yer alan Tüketici İçgörüleri Araştırması Türkiye bulgularına nazaran COVID-19 devrinde akıllı telefondan alışveriş yüzde 23 ile tüketicilerin en çok tercih ettikleri kanal olurken, bunu bilgisayar ve tablet üzere öteki taşınabilir platformlarda yapılan alışverişler izledi.
Raporda mağaza kavramının gelişerek devam edeceği, çağdaş perakende devlerinin tesiriyle, fizikî ve dijital perakende alanlarında inovasyonun ön planda yer alacağının altı çizildi. Rapordaki Türkiye bulgularına* nazaran COVID-19 sonrasında, tüketicilerin mağaza içi tecrübelerini düzgünleştirmek için en çok yüzde 46 ile otomatikleşmiş ödeme ve yüzde 45 ile mağaza içi reyon bulma uygulamalarını tercih ettikleri görülüyor. Tüketicilerin alışveriş müddetini hızlandıracak ve mağaza çalışanları ile diyaloğu azaltacak tekniklere yöneldikleri görülüyor.
Geleceğin mağazaları: Fizikî ve dijital dünyalar bir arada
PwC Türkiye Perakende ve Tüketici Eserleri Lideri Adnan Akan, “COVID-19, birçok dal için büyük zorluklar yaratmaya devam ediyor. Pandemi sırasında çalışma, yaşama ve alışveriş formlarımızda oluşan aşikâr değişiklikler artık hayatımıza yerleşti. Lakin kabul etmeliyiz ki COVID-19’un uzun vadeli tesirleri, tüketim eserleri ve perakende kesimleri üzerinde derin ve kalıcı olacak.” dedi.
Geleceğin mağazalarının çok kanallı bir yapıda, güçlü bir tecrübe sunabilmek için fizikî ve dijital dünyaları bir ortaya getireceğini belirten Akan, “Tüketiciler, sıkıntısız ve gelişen teknolojiye uyumlu tecrübeler talep etmekteler. Rapordan çıkan bir öteki sonuç ise tüketicilerin sıhhat ve güvenlik bahisleriyle ilgili telaşlarının perakende bölümünü etkilemeyi sürdürecek olması. Perakendeciler ve üreticiler direkt tüketici tecrübesine yönelik bir modeli benimsedikçe klâsik kanallar ikinci planda kalacak ve teslimat tecrübesi gitgide daha da değer kazanacak.” dedi.
Önümüzdeki yakın periyotta fizikî mağazaların başarılı olabilmek için şahsileştirilmiş müşteri tecrübesinin her şeyden değerli olduğunun kavranması gerekiyor. Tüketicilerin 68’i eserleri deneyebildikleri için fizikî olarak mağazalardan alışveriş yapmayı tercih ediyor. Rapora göremağazalardan alışveriş kelam konusu olduğunda, yüzde 21 ile giyim/ayakkabı ve yüzde 18 ile sağlık/güzellik kategorilerinde en çok tercih edilen mağazalar, markalı perakende zincirleri olurken, tüketiciler elektronik alışverişlerini yerinde karşılaştırmaya imkan veren karma büyük mağazalardan yapıyorlar.
Tüketiciler kendi kıymetleriyle uyumlu markalara yönelecek
PwC “Tüketici Dünyasının Geleceği” raporu, tüketicilerin sürdürülebilirlik konusunda kendilerine de hisse çıkardığını ortaya koyuyor. Araştırmaya nazaran tüketiciler, sürdürülebilirlik konusunda en büyük sorumluluğu kamu kurum ve kuruluşlarından sonra kendilerinde görüyorlar. Pandemi öncesinde olduğu üzere tüketicilerin sürdürülebilirlik için yaptıkları en büyük hareket, plastik kullanımından kaçınma ve daha az ambalaj tüketme (yüzde 70) tarafında.
Raporun bir öteki saptaması ise tüketicilerin markalarla bağına yönelik. Rapor, bilhassa genç kuşakların yalnızca kendi sıhhati ve güzelliğini değil, toplumun ve dünyanın da sıhhatini ve uygunluğunu düşünmeye başladığını ve etkileşime girdikleri markalardan beklentilerinin de arttığını belirtiyor. Rapora nazaran tüketiciler Çevresel, Toplumsal ve Kurumsal Yönetişim (ESG) ile ilgili bahislere daha hassas ve bu alana odaklı markalara yöneliyorlar. Markaların müşteri kazanmak için ürün ve hizmetlerine ek olarak toplumsal açıdan da güçlü kıymet teklifleri sunmaları gerekeceğini belirten rapor, toplumsal medyanın marka algısı ve prestiji üzerindeki tesirinin daha da artacağını savunuyor.
Perakende ve Tüketici Eserleri Dalı, İdare Danışmanlığı Hizmetleri Başkanı Yiğit Arslan hususla ilgili şunları söyledi: “Tüketiciler tercih ettikleri markalara yönelik beklentilerini yeni baştan belirliyor, sözkonusu bu beklentilerin yüksek tutulduğu bir periyot yaşıyoruz. Tüketiciler, kendi bedel ve inançlarını yansıtan, amaç odaklı marka arayışı içinde ve şirketlerden de toplumsal şuuru gerçekçi ve somut yollarla hayata geçirmelerini bekliyorlar. Bu açıdan değerlendirildiğinde, markaların toplumsal bahislerde artık sessiz kalma haklarının dahi olmadığı bir periyoda girdik diyebiliriz.”
Geleceğin tedarik zinciri otonoma yakın bir düzeyde faaliyet gösterecek
Raporun öne çıkardığı bir öbür global trend de dijital tedarik zincirleri oldu. Geleceğin tedarik zincirinin otonoma yakın bir düzeyde faaliyet göstereceğini ve kendi işleyişini düzenleyebilecek “akıllı” kararlar alabileceğini saptayan rapor, değişen tüketici davranışlarının tedarik zincirlerini daha süratli yanıt vermeye ve şeffaf olmaya zorlayacağını gösteriyor. Tedarik zincirlerinin çok kanallı alışveriş, birden fazla teslimat noktası üzere yeni güçlü mevzularla karşılaşacağını belirleyen rapor, uçtan uca görünürlüğün tesirli bir tedarik zinciri idaresi için birinci öncelik olacağını ve dijitalleşmenin tedarik zincirinin evriminde kilit kıymette olacağının altını çiziyor.
Gıdanın geleceği sağlıklı seçimler, şeffaflık ve sürdürülebilirlikte
Tüketicilerin besin paha zincirinde daha fazla şeffaflık ve sürdürülebilirlik beklentisinin yanı sıra daha sağlıklı eserlere yönelik talebinin de artacağını tabir eden rapor, besin dünyasında lokal butik ve toplu üretim ile şahsileştirilmiş eserler üzere üç ana trendin öne çıkacağını savunuyor. Raporda tüketicilerin sıhhat ve çevresel sürdürülebilirlik hususlarındaki hassasiyetleri ile şahsileştirilmiş eserlere yönelik ilgilerinin de besin dalını kökten değiştireceği belirtiliyor.
Çevresel, Toplumsal ve (Kurumsal) Yönetişim (ESG)
PwC “Tüketici Dünyasının Geleceği” raporunun saptadığı global trendlerde sıkça değinilen ESG konusu farklı bir trend olarak da ayrıntılı ele alınıyor zira ESG’ye giderek daha fazla öncelik verenler artık yalnızca tüketiciler değil. Üst seviye yöneticiler, hissedarlar ve kamu kurum ve kuruluşları, ESG teşebbüslerinin artık seçenek değil mecburilik olduğunu tabir ediyor.
Diğer bölümlerdeki önderler üzere tüketici pazarları başkanlarının de buna karşılık bedel yaratma stratejilerini yine tasarlamaları gerekecek. Kıymet yaratmanın artık finansal verimliliğe olduğu kadar dayanıklılığa ve şirketlerin toplumun düzgünlüğüne katkısına bağlı olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
